Sevgili dostlar, hoş geldiniz!
Yatak odası sadece uyuduğumuz bir alan değil; cinselliğin kalbi, en aktif olduğumuz sahne. Ama gelin görün ki, birçok ilişkide kadının “pasif” kaldığını görüyoruz. Peki, kadının yatakta pasifliği ne anlama geliyor? Neden oluyor? Ve en önemlisi: Bunu nasıl değiştirebiliriz?
Kültür Kadını Pasifliğe İter mi?
Türkiye’de yıllardır süregelen bir denklem var:
- Aktif, tutkulu, arzulu kadın = “kötü kadın”
- Uysal, fedakâr, çocuk doğuran kadın = “iyi kadın”
Böyle olunca kadın yatakta özgür olamıyor. Kadının yatakta pasifliği çoğu zaman kültürel baskının bir yansıması oluyor.
👉 Peki siz ne düşünüyorsunuz? Çevrenizde bu denklem hâlâ geçerli mi?
Bilgisizlik Cinselliği Nasıl Kısırlaştırır?
Toplumda hâlâ yaygın bir inanç var: “Seks, erkeğin aktif, kadının pasif olduğu bir eylemdir.”
Oysa gerçek böyle değil.
Kadın üstte olduğunda “erkeklik” yapmaz, sadece Mars enerjisine geçer. Erkek ise altta olduğunda “kadınsılaşmaz,” sadece Venüs enerjisini temsil eder.
Yani mesele “kadın-erkek rolü” değil, enerjilerin dansıdır.
Bunu bilmediğimizde, yanlış bir kalıba sıkışıp orgazmdan, tutkudan ve doyumdan uzak kalıyoruz.
Çocuklukta Öğrenilen Roller Yatakta Tekrar Eder
Hiç düşündünüz mü, neden bazı insanlar ilişkilerinde sürekli pasif kalır?
Çünkü çocukken öğrendikleri dil başka.
Eğer anne-baba ilişkisinde biri hep aktif, diğeri hep pasifse, çocuk da sadece bu dili öğrenir.
Nasıl ki Türkçe konuşulan bir evde büyüyen çocuk otomatik olarak Türkçe öğreniyorsa, ilişkide de aynı mantık işliyor.
Ama güzel haber şu: Yabancı dil öğrenmek mümkün. Evet, emekle, deneyimle, farkındalıkla cinsellikte de yeni bir dil öğrenilebilir.
İlişkisel Dinamikler: Pasiflik Ceza Olabilir mi?
Bazen kadının yatakta pasifliği aslında bilinçli bir mesajdır.
“Ben buradayım ama sana istediğini vermeyeceğim.”
Bu durumda pasiflik bir cezalandırma yöntemi haline gelir.
Ama unutmayalım: Ceza kısa vadede işe yarar gibi görünse de uzun vadede soğuma, erken boşalma, seksin bir an önce bitmesi gibi sonuçlar doğurur.
👉 Sizce pasiflik bazen bir savunma, bazen de bir intikam şekli olabilir mi?
Dengeyi Bulmak: Alma-Verme Oyunu
Seks sadece bir tarafın başlattığı bir oyun değildir.
- Hep erkek başlatırsa sorun çıkar.
- Hep kadın başlatırsa yine sorun çıkar.
Sağlıklı olan, sırayla başlatmak.
Bugün sen, yarın ben… İşte gerçek denge böyle kurulur.
Beden de tıpkı bir hücre gibi dengede olmak ister. Nasıl hipertansiyon tuz-sodyum dengesinin bozulmasıysa, cinsel hayattaki sorunlar da alma-verme dengesinin bozulmasıdır.
Pasiflik Bazen Sessiz Bir İsyan
Bir erkeğin seksi istemesi doğaldır, ama talep etmeye dönüştüğünde kadını pasifliğe iter.
“Tamam, yapıyorum ama keyif almıyorum,” diyerek kadının kendini şişme bebek gibi hissettiği anları düşünün.
İşte burada fark çok önemlidir:
- Seks istemek = özgürlüktür.
- Seks talep etmek = patolojidir.
Şehvetin en büyük sırrı da budur: İsteyebilmek ama reddi göze alabilmek.
Son Söz: Yeni Nesle Ne Aktarıyoruz?
Kadının yatakta pasifliği sadece bugünün değil, yarının da meselesidir. Çünkü bu kalıplar çocuklara da aktarılıyor.
Bizim görevimiz: Eşitlik, özgürlük ve dengeyi hem ilişkilerde hem de yatakta kurmak.
Unutmayalım, seksin adı seks olmalı; “sekscik” değil.
👉 Peki siz ne düşünüyorsunuz? Kadının pasifliği gerçekten kültürel bir miras mı, yoksa ilişkisel dinamiklerin sonucu mu? Yorumlarda buluşalım!