Cinsel istek ve arzu, ilişkiyi besleyen en önemli unsurlardan biridir. Karşılıklı olduğunda ilişkiyi güçlendirir, bağları kuvvetlendirir. Ancak bazen bu istek tek taraflı olabilir. Taraflardan biri arzu doluyken diğeri uzak durur ve bu dengesizlik, ilişkiyi derinden sarsar.
Bu noktada sık görülen senaryolardan biri, taraflardan birinin adeta “yalvarır” pozisyona düşmesidir. Oysa yalvarmak, hem kişinin kendi değerini düşürür hem de ilişkinin dengelerini altüst eder. Cinsel terapist Cem Keçe’nin de vurguladığı gibi, “yalvararak bir şey elde etseniz bile bu sadece anlıktır; uzun vadede daha büyüğünü kaybedersiniz.”
Cennet, Cehennem ve Araf
Cinsel isteğin taraflarda nasıl dağıldığını üç aşamada düşünmek mümkün:
- Cennet: İstek iki tarafta da varsa.
- Cehennem: İki tarafta da yoksa.
- Araf: Birinde var, diğerinde yoksa.
En yıpratıcı olan ise Araf’tır. Çünkü orada umut da vardır, acı da. Beklemek, beklentiye girmek, suçluluk hissetmek ve “Acaba benden mi kaynaklanıyor?” düşüncesi kişiyi içten içe tüketir.
İsteksizlik Bir Sonuçtur
Cinsel isteksizlik, başlı başına bir sorun değil, bir sonuçtur. Bunu yaratan pek çok etken olabilir:
- İlişkideki sorunlar,
- Çocukluk ya da ergenlik travmaları,
- Aileden taşınan kalıplar,
- Ekonomik stres,
- Hormonal ya da bedensel sıkıntılar.
İstek kaybolduğunda bu, “normalim bu” diyerek geçiştirilemez. Çünkü insanoğlu cinselliği yaşamaya programlıdır; varlığını hissetmenin en doğal yollarından biri budur.
Arzulanmamanın Derin Yaraları
Bir insanın arzulanmaması sadece cinsel değil, varoluşsal bir yaradır. Kişi kendini değersiz, eksik ve adeta derisi soyulmuş gibi acı içinde hisseder. Erkekler bunu kimi zaman farklı yollarla tolere edebilirken, kadınlar için cinsellik çoğu zaman kadınlığının, güzelliğinin ve değerinin onaylanmasıdır. Dolayısıyla reddedilmek çok daha derin bir yaraya dönüşebilir.
İstek Var, Talep Başka
Cinsellikte istek ile talep arasındaki fark önemlidir:
- İstek, ilişkiyi besler; karşınızdaki reddetse de saygı duyar.
- Talep ise karşı tarafı zorlar, mecbur bırakır ve ilişkiyi zehirler.
Çiftler isteklerini özgürce ifade edebildiklerinde denge yakalayabilirler. Ancak iş talebe dönüştüğünde ilişkideki sevgi yerini baskıya bırakır.
Yalvarmak Çözüm Değil
Yalvarmak, kişiyi aşağıya çeker; ötekini yukarı koyar ve ilişkinin hiyerarşisini bozar. Geçici bir tatmin sağlasa da uzun vadede çok daha ağır bir kayba yol açar. Daha sağlıklı olan ise geri çekilmek, sınır koymak ve “Bu benim hakkım, çözüm bulamazsak bu ilişkiyi yeniden değerlendirmeliyiz” diyebilmektir.
Çıkış Yolu: Terapi veya Ayrılık
Cinsel isteksizlikte en sık yaşanan ikilem şudur: Ya aldatmak ya da boyun eğmek. Ancak aldatmak etik değildir, boşanmak da kolay değildir. Böylece kişi Araf’ta sıkışır. Oysa çözüm net:
- Önce terapiyle destek almak,
- Olmuyorsa Araf’ta kalmak yerine cesaretle karar vermek.
Sonuç
Cinsellik, ilişki dinamiğinin merkezinde yer alır. Yalvarmak ya da seks dilenmek kulağa hoş gelmediği gibi, ilişkinin sağlıklı ilerlemesine de katkı sağlamaz. Bu noktaya gelindiyse, konuşmak, yardım almak, gerekirse bitirmek en doğru çözümdür.
Unutmayın: Arafta kalmak, çözüm değildir.

